Eskiden çamaşırı elde yıkayan annelerimiz için vazgeçilmez yöntemlerden biri olan kaynatma, çok programlı makineler ve süper güçlü deterjanlardan sonra tarih oldu elbette. Ancak ne yazık ki hiç bir teknoloji kaynatarak elde edilen beyazlığın yerini tutmuyor. Yalnız kaynatarak yıkamanın bazı dezavantajları var ki, her türlü kumaşa (polyester içerikli, naylonumsu kumaşlar) uygulanamıyor.
İstanbul’da mutfakta kullandığım bezleri düzenli olarak kaynatırdım. Çünkü onlar hem çok çabuk lekeleniyor hem de daha hijyenik olmasına ihtiyaç duyuyor insan. Diğer yandan “mutfakta kullanılan bezlerin diğer çamaşırlarla makineye atılmaması gerektiği” anneler tarafından tembihlenen çok önemli bir husus.
Slovakya’daki evimizde bulunan makine çok eski ve korkarım beyazlarımın kararmasında makinenin etkisi büyük. Ayrıca öğrendiğime göre beyaz çamaşırların grileşmesinde bir diğer etken de suların sertlik derecesi.
Birkaç yüz havlumun çok silinen bölgelerinin kararmasından ve hangi deterjanı (+çamaşır suyunu) denesem de makine yıkamalarında bundan kurtulamamam beni çok rahatsız ediyordu. En sonunda kaynatmaya karar verdim ve artık iflah olmaz, çöpe gidecek sandığım havlular bembeyaz oldu.
Yemek için kullanmadığım eski bir tencereye çamaşırı koyuyorum. Kettle da kaynattığım suyu ilave edip, biraz çamaşır deterjanı biraz da çamaşır suyu ekleyip, kaynatıyorum. Birkaç dakika fokurdamasından sonra (bu arada karıştırmakta fayda var, köpükler kabarıp taşabiliyor) tercihen bir tahta kaşık ile alıp lavabonun altında soğuk suya tutuyorum ve durulayıp sıkıyorum. Topu topu 5 dakkada bembeyaz oluyor. Aynı suda birkaç parça çamaşır deneyebiliyorsunuz ama su gerçekten kapkara oluyor. Ben her parça için deterjan ve çamaşır suyunu ayrı ayrı eklemeyi tercih ediyorum. Çünkü bir süre sonra nereye gidiyor bilmem köpükler kayboluveriyor.
Küçük mutfak bezleri için falan konserve kutularını da kaynatma kabı olarak kulanabilirsiniz.